Bulak Öyküleri  

Yeni Öykü Ekleyiniz!

 

KURBAĞANIN TADI      |     Öyküye Oy Veriniz!


   YİNE DEDEM ANLATIR BANA BİR ANISINI...DEDEM ARKADAŞLARIYLA ÇIKMIŞ EVDEN... GEZİP TOZMUŞLAR.BAĞLARDA DOLAŞMIŞLAR. DERENİN KENARINA GELİNCE ACIKMIŞLAR.OTURUP DİNLENMİŞLER.SONRA KARAR VERMİŞLER.NEYAPMIŞLAR DERSİNİZ?DEREDEN KURBAĞA AVLAYIP YEMİŞLER.HAVA KARARINCA EVLERİNE DAĞILMIŞLAR.DEDEMİN O ZAMANLAR BİR HATCE ANASI VARMIŞ.ONA ANLATMIŞ DEDEM GÜNÜNÜ...HATÇE ANA: -ANİİİİYY...KURBAĞIDAN BAŞKA ŞEY BULAMADINIZMIIII?DEMİŞ. DEDEM UMURSAMIŞMI UMURSAMAMIŞMI BİLİNMEZ...AMA PEK UMURSAMIŞA BENZEMİYOR.ÇÜNK BANA HEP: -O KURBAĞININ TADI HALA DAMAĞIMDA.DER.

   BAĞDATLILARDAN AYŞE ZEREN ERDEM | 22.12.2007 | Kaynak: BAĞDATLILARDAN AHMET ERDEM | Hit: 643

 
 

EŞEK ÇAMURDA      |     Öyküye Oy Veriniz!


   BABANNEM,DEDEM VE RAHMETLİ LEMAN CİCİANNEM EŞEKLE BAĞA GİDİYORLARMIŞ.BİR ÇAMUY YIĞINI ÇIKMIŞ ÖNLERİNEDE HABERLERİ OLMAMIŞ.EŞEĞİN SEMERİNİ BABANNEM TUTMUŞMUŞ.DEDEMLE CİCİANNEM ÇAMURU AÇMIŞ,İLERLEMİŞLER.BABANNEM İLERLEYEMEMİŞ ÇÜNKÜ EŞEĞİN ARKA AYAKLARI ÇAMURA SAPLANAYAZMIŞ.CİCİANNEM DESENİZ NEDEYSE GÜLMEKTEN ÇATLAYACAKMIŞ.BENDE GÜLDÜM TABİ DEDEM ANLATINCA...BÖYLE ANILAR KALIYOR İŞTE GEÇMİŞİMİZDEN BİZLERE...

   BAĞDATLILARDAN AYŞE ZEREN ERDEM | 22.12.2007 | Kaynak: BAĞDATLILARDAN AHMET ERDEM | Hit: 664

 
 

SEYYAR BAKKAL      |     Öyküye Oy Veriniz!


   YİNE O SABIRSIZLIKLA BEKLEDİĞİMİZ UNUTULMAYAN HARİKA ÇOÇUKLUĞUMUZUN YAZ TATİLLERİNDEN BİRİYDİ.KARTACOĞUN BÜYÜK TORUNU SEVGİLİ KUZENİM MUSTAFA VE BEN KUŞOĞUN BÜYÜK TORUNU ŞULE BİRGÜN EVDE OTURURKEN BİZ NEDEN BÖYLE BOŞ BOŞ OTURUYORUZ BAK BEKİR ABİYE BAKKALDAN BİR SÜRÜ PARA KAZANIYO DEDİK VE ELİMİZDEKİ PARALARI BİRLEŞTİRİP BEKİR ABİDEN MAL ALIP KENDİ İŞ YERİMİZİ KURMAYA KARAR VERDIK.BAKKALA GİDİP ÇİKOLATA, GOFRET,ÇUBUK KIRAKER MAKARNA GİBİ BİKAÇ MAL ALIP SEYYAR BAKKALIMIZI KURDUK.İLK GÜN BİZİM KAPININ ÖNUNE İKİNCİ GÜNDE MUSALLAYA KURDUK.SATIŞLARI SORARSANIZ İLK GÜNLER GAYET İYİDİ İLK GÜNLER DİYORUM GERÇİ BAKKALIMIZ SADECE İKİ GÜN AYAKTA DUARABILDI.SAĞOLSUN MAHALLEMİZİN BÜYÜKLERİ GÖNLÜMÜZ KIRILMASIN DIYE İKİ GÜN ELLERİNE NE TUTUŞTURDUYSAK ALDILAR.AMA HATIRDA BİYERE KADARMIŞ OYSA BİZ NE HAYALLER KURMUŞTUK CAMİ ÖNÜNE KOCAMAN BİR BAKKAL AÇACAKTIK.İLK TECRÜBEMİZDE BÜYÜK BİR HÜSRANA UĞRAYIP İFLAS ETSEKTE BU BİZİM ÖMÜR BOYU HATIRLAYACAĞIMIZ GÜZEL BİR ANI VE TECRÜBE OLDU EN AZINDAN MALLARIN BAKKALDAN ALINIP AYNI FİYATA SATILIP PARA KAZANILMAYACAĞINI ÖĞRENDİK.

   ŞULE KAYNAK | 31.08.2007 | Kaynak: ŞULE KAYNAK-MUSTAFA YEĞİNER | Hit: 719

 
 

GAYÜZÜ      |     Öyküye Oy Veriniz!


   Her yıl yaz aylarını geçirdiğim sevgili köyümdeyim. O yıllarda köydeki evimiz kullanılmaz durumda olduğundan yaz tatilim teyze oğlu Çakılların Hasanlarda geçiyor, yani aşamellede..

Hemen her yıl olduğu gibi o yılda bazı planlarımız oluyor maceraya yönelik: Tekir yaylasına yürüyerek gitmek, mencilis mağarasına çıra ve ip merdivenlerle girerek 2.uçuruma kadar ilerlemek, gayüzüne tırmanmak gibi..

Çakılların Hasan Güven, Esanların Mehmet Erer, Cemil Gökçek, Tarık Aktekin, Kalfaların Mehmet Yurttakal, Ahmet Ercan, Potuk Ahmet, Bekir İlhan ve ben Melih Ülgen yukarıda saydığım maceraların hepsini çeşitli zamanlarda büyük bir keyifle yaşadık.

Rahmetli arkadaşımız Ahmet Ercan’ın sevgili kızı ve oğlunun “bulakonline.net” sitemize yükledikleri fotoğrafı görünce, bu maceralardan birinin, gayüzü tırmanışımızın öyküsünü anlatmak istedim..

Yıl 1974. Yani tam 33 yıl öncesi bir yaz mevsimi. Büyük tırmanışın bir gün öncesinden Tarık’ların ötegarşıdaki köşlerine yerleştik. Akşam güzel bir mangal keyfinden sonra ertesi gün sabah erkenden bütün hazırlıklarımız tamam bir şekilde Gayüzüne tırmanışa başladık. İçimizde ne yolu, ne de rotayı bilen var. Sadece önümüzde bütün heybetiyle duran bir dağ, bir de gökyüzü! Patika yollardan ilerliyoruz. Yükseldikçe patika yollar azalıyor ve bir süre sonra bitiyor.

Eskiden uzaktan gayüzüne bakıldığında iki şey dikkat çekerdi. Biri Ötegarşının üstünde, mağara tarafında bir tarla ve harman yeri. Diğeri de dağdan kesilen tomrukların aşağıya sürüklenerek bırakıldığı çekek yeri denilen ağaçsız bir kesim. (Ağaçlanma nedeniyle günümüzde bu iki yer neredeyse görünmez oldu.)

O gün görebildiğimiz ve hedeflediğimiz tek yer tomruk çekek bölgesi oldu. Bir süre buradan yukarıya tırmanmaya çalıştık. Ama olmadı; hem çok dikti, hem de çakıllı bir bölge olduğundan yürümek zor oluyordu.

Saatler ilerliyor, güneş yükseliyor, sıcaklık artıyordu. Dağ tırmanışları için gerekli olan her türlü donanımdan yoksun olan ekibimiz; günlük kıyafetlerimizle tırmanıyor, plastik bidonlarda su ve pazar filelerinde yiyeceklerimizi taşıyorduk. Güneşten bizi koruyan tek şey gazeteden yaptığımız şapkalardı. En önemli yiyeceğimiz ise ip bir file içinde bize eşlik eden Karpuzumuzdu!

Epeyce denememize karşın Çekek yerinden dik olarak çıkamayacağımızı anlayınca, doğuya doğru dönerek ilerlemeye başladık ve ilk molayı zorla ulaştığımız sivri kayada verdik; arkamızda ise olağanüstü güzellikteki Safranbolu bağlar manzarası bize eşlik ediyordu…

Fotoğraflara yansımamış olmasına rağmen, yorgunluktan bitmiştik. Bu noktadan dönmeyi düşünmedik değil, ama hayır; delikanlıydık ve mutlaka zirve yapmalıydık!

Ha gayret çocuklar dedik ve işte çok geçmeden karşımızdaydı zirve. Köyümüz sırtında yükselen bu yüce dağın arka tarafının düz olduğunu ve bir orman deniziyle kaplı olduğunu, o an, görünce anladık.

Zorda olsa başarmış, hedefe ulaşmıştık. Karabük ve Safranbolu bölgesini tamamen görebildiğimiz müthiş bir manzara karşımızdaydı. O an hem yorgunluktan, hem de karşımızdaki olağanüstü güzellikteki eşsiz manzaradan olsa gerek; yer çekiminin azaldığını hissediyorduk sanki. Başarmanın keyfine, o yüksekliğe çıkana kadar kendimizi zor taşımışken onu taşımaktan asla yılmadığımız karpuzumuzun tadı eklendi, o tad sanki başka güzeldi..

6-7 saat süren bu maceramızda fotoğrafları kimin çektiğini hatırlayamıyorum. Büyük bir ihtimalle otomatik çeken bir makine vardı sanırım !

Melih Ülgen


   melih ülgen | 14.06.2007 | Kaynak: aşamelleli gençler | Hit: 719

 
 

iki arkadaş      |     Öyküye Oy Veriniz!


   birgün biz arkadaşımla oynuyorduk bir taş gördük çünkü taş kıpır kıpır ediyordu bizde merak etmiştik taşı tam kaldıralım derken içinden bir yılan çıkmasın arkadaşımla çok korktuk hemen babamı çağırdık babam yılanı sopayla alıp iplakayanın oradaki göle attı o gün benim için çok yorucu bir gündü

   bengü ve arkadaşı | 3.03.2007 | Kaynak: bengü akın | Hit: 695

 
 

Pekmez Yapıp Köşeyi Dönme Sevdası      |     Öyküye Oy Veriniz!


   Bir pazar sabahıydı. Erkenden kalkıp babaanemin pazara gitmesini bekliyorduk halamın oglu saimle. Evet işte o an gelmişti. Babannem pazara gitmek üzere yola çıkmıştı. O gider gitmez ahırdan eşeği çıkartıp yayguları semerine yükleyip yola çıktık ve önümüze gelen her dut ağacını silkeledik. Ama hiçbir dut ağacını boş geçmedik hepsini silkeledik. Sıra yapmaya gelmişti kazana koyduk kaynattık bütün işlemler tamamdı. Pekmez olmak üzereydi. Bizde bir yandan acele ediyoduk. Babaannem pazardan gelmeden bitirmeye çalışıyoduk. Pekmezin kaynaması bitmeden babaannem pazardan geldi. Dışarının ve kapının önünü o halde görünce (heryer heryerde) bizi bi güzel dövmeye kalkıştı ama biz öyle hemen teslim olacak adammıyız. Demeye kalmadan pekmez tavasını aldığımız gibi tencereye boşalttık. Ve hemen halamın evine kaçtık (hanife halam) tabi. Babaannem bizden inatçı çıktı ve yerden aldığı kızılcık sopasını doğru halamın evine geldi. Babannem gelmeden biz pekmezi sakladık ama biz saklanamadık ve teslim olduk. Bizi babannem bi güzel dövdü. Siniri geçti ama biz babanneme çok sinirlendik evden kaçtık yokuşbaşındaki bağa gittik. Orda kalmaya karar verdik. Ama herşey almıştık yiyecek olarak. Babanneminde bahçeyi sulama sırası geldi ve oda bağa geldi. Biz babannemi görünce çok korktuk ve o bizi görmedi bizde bağın penceresinden kaçtık tekrar eve geldik. Biz geldikten 1 saat sonra babannemde gelmişti. Sonra barıştık babannemle. O bizim pekmezin tadına baktı ve çok beyenmişti ve biz o pekmezi satmak için Safranboluya gittik ve sattık. Aldığımız parayı bi güzel harcadık tekrar eve geldik. Aradan 1 sene geçti ve bu sefer babaannem bize söylemişti pekmez yapsanıza diye. Tabi bu sefer gözümüzü yükseğe dikmiştik. Köyün bütün dut ağaçlarını silkip çokca pekmez yapmayı pilanlıyorduk. Öğlene kadar beya bi dut silkeledik ve yaptık. Bitmişti tam 6,5 kg pekmez yapmıştık. Mutfağa getirip koyduk pekmezi. Babannem pekmeze yan gözle bakmaya başlamıştı. Biz hemen pekmezi kaçırdık hanife halama. Orda pekmezi elden çıkarmaya baktık. O arada alıcı halam çıktı ve hemen sattık. Paranın vadesinide ayarladık ve rahat ettik. O zaman beyabi para geçti elimize. Bu anımı köydeki çoğu kişi bilir. Ama en iyi ortağım olan saim çok iyi bilir.

   cemal bölüm | 20.09.2006 | Kaynak: eskilerin cemal bölüm | Hit: 1165

 
 

YOK DEVENİN SEMERİ !      |     Öyküye Oy Veriniz!


   Garsondan bir çay daha getirmesini rica etmişti ama on dakikadan fazla bir zaman geçtiği halde ortalıkta çay gibi bir şey görülmüyordu. Okuduğu gazetedeki bir habere ilişti gözü. Gümrükte ortaya çıkartılan bir kaçakçılık olayına aitti. Fotoğraftaki polis köpeğinin ağzında oyuncak bir deve vardı. Etrafa da kolilerin içinden çıkartılmış yüz kadar oyuncak deve saçılmıştı.

Orijinal Yazım Öykünün Devamı >>>


   Turan Açıksöz | 11.05.2006 | Kaynak: Turan Açıksöz | Hit: 688

 
 

BULAK KÖYÜNDE BİR ZAMANLAR      |     Öyküye Oy Veriniz!


   Köyden yola çıkan tüm insanlar oraya doğru yaklaşırken gizleyerek yarım açtıkları avuçlarını yüreklerindeki dualarla doldururlar. Sonra bunlar yol kenarındaki mezarların üzerine serpilir. Asırlardır, köy girişindeki mezarlığımızın yanından geçen her Bulaklı bu görevini yerine getirir. Horasandan gelen atalarımızdan bu günlere kalmış sekiz, on eski mezartaşı bu alışkanlığın şahitleridir.

Orijinal Yazım ve Eskizlerle Öykünün Devamı >>>


   Turan Açıksöz | 13.04.2006 | Kaynak: Turan Açıksöz | Hit: 723

 
 

BAĞ      |     Öyküye Oy Veriniz!


   BİR GÜN ENES, BEN, ESAT,GOTUR(FATİH) BİRLİKTE BİZİM BAĞA GİDEK DEDİK.DEDEME(YANİ KAHVEYE) DEDEM: ASLA ASLA ASLA,DEDİ.BİZ DE KAÇTIK.MASAYI ÜZÜMÜN OLDUĞU YERE ÇEKTİK.HAVUZU DOLDURMAK İÇİN 3 SAAT UĞRAŞTIK.EN SONUNDA HAVUZDAYIZ(OHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHHH)TAM RAHATLADIK DERKEN ENES'İN BABANNESİ TARAFINDAN BASILDIK.EVET BASILDIK.AMA OGÜN BENİM İÇİN ÇOK EĞLENCELİ GEÇMİŞTİ.BUGÜNÜ HİÇ UNUTAMADIM UNUTMAYACAĞIM.

   KASAPBAŞILARIN EMRE | 18.10.2005 | Kaynak: KASAPBAŞILARIN EMRE | Hit: 692

 
 

FARKLI BİR SABAH      |     Öyküye Oy Veriniz!


   Tam hatırlamıyorum ama sanırım ortaokuldan mezun olduğum yıldı. Yaz tatili için köye gelmiştik. Yorucu bir yılın ardından dinleneceğim ve arkadaşlarımı göreceğim için çok mutluydum. Herşeyin en güzelinin orada yani köyümüzde olduğunu giderek çok daha iyi fark ediyorum: Tertemiz bir hava, dalından koparılıp yenilebilen tazecik meyve ve sebzeler, mis kokan doğa...

Havanın güneşli olduğu sabahlarda babam, babaannem ve ben hep birlikte bahçemizde kahvaltı ederdik ve bu yaz tatilimizin vazgeçilmezlerinden biriydi. Güzelim bahçemizde taze ekmek ve dalından kopmuş biberle kahvaltı en güzel hale gelirdi. Evimiz köyün üst başında olduğundan marketle arası hayli uzaktır. Evde biten malzemeler için markete evin en genç üyesi olanın gitmesi gerekir ya, bizim evde o elbette bendim.

Bir sabah yine güzel bir kahvaltı sofrası hazırlarken, babaannem evde ekmeğin bitmiş olduğunu ve markete gitmem gerektiğini söyledi. Sabahın mahmurluğu ile ağır ağır yola koyuldum. Cösürlerin Hatice halanın evini geçtikten sonra birden arkamda birşeyin beni takip ettiğini hissettim. Bir ses duyuyordum ama ne ayak sesiydi, ne de başka bir şeye benzetebildim. Tuhaftı, iyice irkilmiştim nedense ve dönüp arkama bakamıyordum ama hala benimle üstelik sanki ayaklarımın dibinden geldiğini hissediyordum.

Hem korku hem de merak birleşince, tüm cesaretimi toplayıp arkamı döndüm ve tam ayaklarımın dibinde bir köpeğin dişlerini göstererek bana baktığını gördüm. Zaten köpeklerle arası pek iyi olmayan ben, korktuğumu ona hissettirmemeye çalışarak ve soğuk terler dökerek yürümeye devam ettim.. Ama ne yazıkki o da yanımdan ayrılmadan benle gelmeye devam etti. Aradan birkaç dakika geçip, arkamı bir daha döndüğümde köpek sayısının beşe çıktığını gördüm. Birden nereden çıkmıştı diğerleri, hiç anlamadım. Bu durumda korktuğumu hissettirmemem mümkün olamayacağı için :) adımlarım hızlandı.. ne yazık ki ben hızlandıkça onlarda hızlanıyorlardı, ne yaparsam yapayım gitmiyorlardı. Tam Çakıroğlu marketin önüne gelmek üzereydim ki birden birinin paçamdan tuttuğunu hissettim.. O anda hepsi birden havlamaya, hem birbirlerine hem de bana saldırmaya başlamışlardı ki ben çığlığı kopardım. Korkudan öyle bir çığlık atmışım ki bütün komşular, Çakıroğullarının Mehmet amca hepsi camlara çıktılar, sanırım o anda uyanmayan varsa da sayemde uyanmışlardır. Hemen bana en yakın mesafede olan Mehmet amca beni içeri dükkana aldı, sakinleşmem için şekerli su içirdi. O günü hiç unutmam. Mehmet amca hatırlar mı bilemem ama benim için hakikaten çok farklı bir sabah olmuştu...


   Dilek Ülgen | 28.09.2005 | Kaynak: Dilek Ülgen | Hit: 738

 

Sayfa : 1 2

Yeni Öykü Ekleyiniz!

EN ÇOK HIT ALAN ÖYKÜLER

 Öykü Adı Hit
1.Pekmez Yapıp Köşeyi Dönme Sevdası 1165
2.BİR SİNEMA ÖYKÜSÜ 1021
3.MANTAR SEVDASI 939
4.TEKİR KAMPI 914
5.HÜSNÜ AMCA’NIN DİŞİ 887

YENİ EKLENEN ÖYKÜLER

 Öykü Adı Hit
1.VUqroEDYFvhMtme 111
2.JBnFHshJelA 139
3.XAzADidYquDBWUNjk 158
4.ocMFNdGmWybvNEJeDW 333
5.dsa 426

 yönetici