Safranbolu'nun Ustası 'Bulak'...
UNESCO'nun
Dünya Mirası listesinde gururla yer alan Safranbolu, acaba bu başarısını
''kimlere'' borçludur?..
Sorunun
yanıtı için öncelikle; ''1970'lerden bu yana kentin korunmasında emeği
ve katkısı olanları'' saygı ve şükranla anmamak, elbette ki mümkün
değil...
Ancak, bu
eşsiz güzellikteki mimariyi yaratan ''tarihsel başarının'' emektarları
da ''Bulak'' köyünün yapı ustalarıydı... Safranbolu'ya 5. km. mesafede,
alçakgönüllü ama görkemli eski konaklarıyla hâlâ ''aklın ve becerinin''
anılarını yaşatan bir ''Ayan köyünün'' hünerli ustaları...
Türkiye'nin en ünlü eski evlerine imza atmış bu ''bilgeliğin'' kendi
yaşama mekânlarını da görmemizi, geçen Şeker Bayramı'nda Bağlar 'daki
evinde konuğu olduğumuz Yücel Nakipoğlu önerdi...
Safranbolu'ya her gidişimizde, şu yakamızı bırakmayan ''yoğun
programlar'' yüzünden bakıp geçtiğimiz, kahverengi ''Bulak''
tabelasından bu kez içeri girmeye zaman ayırabildik.
Karabük'ten Makine Mühendisi Selim Yalçınkaya da Bulaklı mimar İlhan
Öztürk 'le 200 yıllık ''köy evlerinde'' buluşmamızı sağlayınca, ''hayret
dolu hayranlık'' saatlerimiz de başlamış oldu...
Karabük'le
Safranbolu yakında birleşseler bile, sırtını ''Kayayüzü'' tepesine
yaslayan Bulak köyü bu yapılaşma koridorunun dışında kalarak
kurtulacak... Artık köyde yaşamayan çoğu Bulaklı aile de belki bu
nedenle evlerini elden çıkartmıyorlar ve hatta özenle bakarak ''yazlık
konut'' olarak kullanıyorlar.
İlhan
Öztürk' ün ata unvanı olan ''Paşalar'' dan tüccar Ahmet Dede 'nin
yaptırdığı 4 katlı konak da işte bu amaçla korunan en eski evlerden
biri... Kayaların üzerinde ''çakadura'' lı ahşap karkas sistemi, zeminde
taş örgülü ve üst katlarda kerpiç dolgu duvarlarıyla bir ''yöresel
mimarlık anıtı'' ... Vaktiyle Safranbolu çarşısının en gözde sucuk ve
pastırmalarını da üreten bir ailenin hem konutu, hem ''imalathanesi'' ,
hem de dağ yolundan yorgun gelen ''Yeniceli'' kestane ve ceviz
tüccarlarının ''ağırlandıkları'' 10 odalı bir konak... |
|
|
Köyün
diğer bir görkemli evi ise ''Ayanlar Konağı'' olarak namlanan, yine 3
katlı bir ''konuk evi'' ... Bulak Ayanı'nın asıl kendi konağı çok daha
büyükmüş; ama yanmış... Geriye kalan bu konuk evinin gösterişi bile,
bulunduğu semte ''Saraylar Mahallesi'' denmeye yetiyor... |
Yine aynı
zenginliğin köye armağanı olan, yaklaşık 150 yaşındaki ''Ayanlar
Hamamı'' nı da Bulak Vakfı 5 yıl önce restore etmiş ve kullanılıyor.
Hamamın bulunduğu köy meydanındaki ''ulu çınar'' ve eski dükkân
binalarıyla tarihi mekânı tamamlayan ''Ulu Cami'' ise hiç direk
kullanılmadan, ahşap asma çatıyla örtülmüş geniş iç mekânından ötürü;
''Bulaklı ustaların'' gururunu yansıtıyor...
Yörük
yerleşmesi
Yaklaşık 40 kadar eski ve özgün evin ''kültür varlığı'' olarak tescil
edildiği Bulak'ta, aynı şekilde koruma kararına gereksinimi olan önemli
bir mekân da ''Harmanlar'' denen yer... Herkesin geleneksel ''harman
evi'' ile harman alanının ''bir arada'' bulunduğu bu bölgedeki ''yeni
yapılar'' çoğaldıkça, çok önemli bir geleneksel köy mekânı da yok
olacak. Bu nedenle, Koruma Kurulu 'nun bir an önce bu yeri de ''SİT''
kararıyla kurtarması gerekiyor.
Yerleşmenin arkasındaki ''Mencinis Mağarası'' ile aynı adı taşıyan
dereyle birlikte tüm Safranbolu'yu besleyen su kaynakları ise sanki
köyün adının da nedeni... Çünkü ''bulak'' , aslında Kafkasya, İran ve
Horasan Türk dillerinde ''su kaynağı'' ya da ''kaynak çeşmesi'' anlamına
geliyor... Nitekim, Bulak'ın da ilk kurulduğu yerde bir çeşme var ve
böyle bir ismin konulması da bölgedeki birçok köyün geçmişinde bulunan
''Yörük'' kültürünün mirası olmalı...
Eğer
bundan sonra Safranbolu'ya giderseniz, 6 mahallesinin altısında da
''giysi'' anlamındaki ''geysi taşlarının'' bulunduğu, yani mahalle
kadınlarının ''ortak çamaşır mekânlarının'' bile ustaca tasarlandığı
Bulak köyünü de mutlaka ziyaret edin... Arabanız köy meydanında
durduğunda, ''Hoş geldiniz'' diyerek kapınızı açacak olan Muammer Oktar
ardından şunu söyleyecektir; ''Ben bu köydenim; önce kahvede çayımızı
için, sonra güzelce gezersiniz...''